Son yıllarda birçok kişi kendini odaklanamama, işleri yarım bırakma, kolayca dikkatinin dağılması gibi sorunlarla karşı karşıya buluyor. Bu durum kimi zaman “dikkat eksikliği” ya da “dikkat dağınıklığı” olarak etiketleniyor. Oysa dikkat problemlerinin hepsi bir klinik tabloya işaret etmeyebilir. Modern dünyada beynimizin geçirdiği değişimi ve bu değişimin arkasındaki psikolojik, nörolojik ve çevresel faktörleri anlamadan, dikkat eksikliğini yalnızca kişisel bir yetersizlik gibi değerlendirmek hem eksik hem de yanıltıcı olur.
İnsanoğlunun beyni, milyonlarca yıl boyunca hayatta kalma mücadelesine göre şekillendi. Atalarımız, tehlikelere karşı tetikte olmak, çevredeki en ufak bir değişikliği fark edebilmek ve aynı anda birden fazla uyaranı işleyebilmek zorundaydı. Bu, aslında dikkatimizin kolayca dağılmasını sağlayan bir avantaja dönüştü.
Ancak bugün geldiğimiz noktada, beynimizin bu çok-uyaranlı işleyişi, teknoloji ve bilgi bombardımanı ile adeta bir tuzağa dönüştü. Bildirimler, sosyal medya akışları, e-posta yağmuru, yapılacaklar listeleri derken beyin, hangi uyarana öncelik vereceğini bilemez hale geldi.
Dikkat eksikliği ve dağınıklığı çoğu zaman bireysel bir zayıflık gibi görülse de aslında birçok durumda beynin modern dünyaya tam olarak adapte olamamasından kaynaklanır. Beyin, geçmişte olduğu gibi halen anlık ve değişken uyarıcılara odaklanmaya eğilimlidir. Bu yüzden telefonumuzun ekranı her yandığında ya da bir bildirim sesi duyduğumuzda dikkatimizi yönlendirmekte zorlanırız.
Birçok birey, özellikle de çocuklar ve ergenler, bu dikkat dağınıklığını doğrudan yaşamaktadır. Ancak buradaki önemli nokta, bu durumu her zaman bir “bozukluk” olarak değerlendirmemek gerektiğidir. Çoğu zaman bu bir adaptasyon sürecidir. Beyin, hızla değişen çevresel koşullara henüz tam uyum sağlayamamıştır.
Modern çağda birçok kişi kendinde DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) olup olmadığını merak ediyor. Ancak şunu belirtmek gerekir ki; herkesin yaşadığı dikkat dağınıklığı klinik anlamda DEHB değildir. DEHB, nörogelişimsel bir bozukluktur ve genellikle çocuklukta başlar, belirli tanı kriterlerine dayanır ve günlük yaşam işlevselliğini bozan bir durumdur.
Modern hayatta sıkça karşılaştığımız dikkat eksikliği ise çoğu zaman;
• Aşırı uyaran,
• Yüksek stres,
• Zihinsel yorgunluk,
• Yetersiz uyku,
• Düzensiz yaşam alışkanlıkları gibi faktörlerden beslenir ve süreğen değildir.
1. Teknoloji Bağımlılığı: Sürekli bildirim alan, anlık ödüllerle (like, mesaj, yorum vb.) motive olan bir beyin, derinlemesine odaklanmayı giderek unutur.
2. Çoklu Görev (Multitasking) İllüzyonu: Birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak, aslında beyni sürekli görevler arasında geçiş yapmaya zorlar. Bu da dikkatin yüzeyde kalmasına neden olur.
3. Bilgi Yorgunluğu: Gün içinde maruz kaldığımız bilgi miktarı, beynin işleyebileceğinin çok üzerindedir. Bu da seçici dikkatin zayıflamasına yol açar.
4. Uyku Yoksunluğu: Uykusuzluk, dikkat, hafıza ve problem çözme gibi birçok bilişsel işlevi doğrudan olumsuz etkiler.
5. Dijital Zaman Yönetimi Sorunları: Ekran başında geçirilen zaman arttıkça, doğal dikkat sistemimiz zayıflar.
Dikkatin zayıflaması, üzerinde çalışılabilir bir durumdur. Beyin, esnek ve değişime açık bir yapıya sahiptir (nöroplastisite). Doğru alışkanlıklarla dikkat süresini ve kalitesini yeniden artırmak mümkündür:
• Dijital Detoks: Günün belli saatlerinde dijital cihazlardan uzaklaşmak.
• Tek Görev Prensibi: Aynı anda yalnızca bir işe odaklanmak ve derin çalışma (deep work) alışkanlıkları geliştirmek.
• Uyku Düzenine Önem Vermek: Kaliteli ve düzenli bir uyku, dikkat üzerinde doğrudan etkilidir.
• Zihinsel Farkındalık (Mindfulness): Anda kalma becerisini geliştiren mindfulness egzersizleri, dikkatin toparlanmasına yardımcı olabilir.
• Düzenli Fiziksel Aktivite: Egzersiz, hem dikkat hem de zihinsel esneklik üzerinde olumlu etkiler sağlar.
Dikkat eksikliği, her zaman bir bozukluk değildir; çoğu zaman beynimizin yeni dünyaya verdiği doğal bir tepkidir. Sorun, modern yaşamın gereksinimleri ile beynimizin çalışma tarzının tam olarak örtüşmemesinden kaynaklanır. Bu nedenle, dikkatinizi suçlamadan önce yaşam tarzınızı, alışkanlıklarınızı ve çevresel faktörleri gözden geçirmek faydalı olacaktır.
Beyin, şartlar değiştiğinde değişebilen bir organdır. Ona uygun koşullar sağlandığında, odaklanma ve dikkat yeteneğinizi yeniden kazanmanız mümkündür.
Unutma! Yalnız değilsin.
Uzm. Klinik Psikolog Ferkan Ayyıldız Psikoloji Merkezi