“Başkaları İçin Mi Yaşıyorum?” – Onaylanma Arzusunun Bilinçaltındaki Kökenleri

İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Hayatta kalmak, aidiyet hissetmek ve ilişkilerini sürdürmek için diğer insanların onayına ihtiyaç duyar. Ancak bu ihtiyaç bazı bireylerde derin bir bağımlılığa dönüşebilir ve hayatlarının merkezine yerleşebilir. “Başkaları için mi yaşıyorum?” sorusu, bu döngünün farkına varan bireylerin kendilerine yönelttiği kritik bir sorudur. Peki, sürekli onaylanma arzusu neden ortaya çıkar? Bilinçaltında hangi dinamikler bu ihtiyacı besler?

Onaylanma Arzusu: Bir Çocukluk Mirası mı?

Onaylanma ihtiyacının kökenleri erken çocukluk dönemine kadar uzanır. Bir çocuk dünyaya geldiğinde, en temel ihtiyaçlarından biri ebeveynleri tarafından kabul görmek ve sevilmektir. Çocuk, ebeveynlerinin ilgisini çekmek için gülümser, ağlar ya da sevimli hareketler yapar. Eğer bu çabalarına olumlu yanıt alırsa, benlik değeri ve özsaygısı gelişir. Ancak, bazı çocuklar sevgi ve ilgiyi koşullu olarak alır. Örneğin, yalnızca başarılı olduğunda veya uyumlu davrandığında takdir gören bir çocuk, zamanla şu inancı geliştirir:

“Eğer sevilmek ve kabul görmek istiyorsam, başkalarının beklentilerini karşılamalıyım.”

Bu inanç, yetişkinlikte de devam edebilir ve bireyin kendini başkalarının gözünden değerlendirmesine neden olabilir.

Toplumsal Kodlar ve Onay Bağımlılığı

Onaylanma ihtiyacı sadece bireysel geçmişten değil, toplumsal öğretilerden de beslenir. Kültürel normlar, bireyin nasıl biri olması gerektiğine dair katı kurallar koyabilir. Özellikle mükemmeliyetçi, başarı odaklı veya fedakârlığın yüceltilmesi gereken toplumlarda, bireyin kendisini değerli hissedebilmesi için sürekli olarak dışarıdan onay alması gerekir.

Örneğin, “İyi bir insan fedakârdır.”, “Saygı görmek için daima başarılı olmalısın.” gibi inançlar, bireyin kendi isteklerini göz ardı edip, başkalarının beklentilerine göre şekillenmesine neden olabilir. Bu da zamanla içsel tatminsizliğe ve tükenmişlik hissine yol açar.

Başkaları İçin Yaşamak: Psikolojik Sonuçları

Sürekli dış onaya bağımlı olmak, kişinin özbenliğini kaybetmesine neden olabilir. Başkalarının beklentilerini karşılamak için kendini sürekli şekillendiren bir birey, zamanla kendi duygularını ve isteklerini bastırır. Bunun psikolojik etkileri arasında şunlar yer alır:
    •    Kaygı Bozuklukları: Sürekli onay almaya çalışmak, yüksek düzeyde stres ve kaygıya neden olabilir.
    •    Özgüven Eksikliği: Kendi değerini başkalarının görüşlerine bağlayan bireyler, olumsuz geri bildirim aldıklarında kendilerini değersiz hissedebilirler.
    •    Tükenmişlik Sendromu: Başkalarını memnun etmek için sürekli çaba harcamak, bireyin enerjisini tüketebilir ve duygusal çöküşe yol açabilir.
    •    İçsel Tatminsizlik: Kendi istek ve hedeflerinden uzaklaşan birey, hayatına dair anlam duygusunu yitirebilir.

Onaylanma İhtiyacından Özgürleşmek Mümkün mü?

Onaylanma bağımlılığını aşmak, farkındalıkla başlar. Eğer kendinize sık sık “Başkaları için mi yaşıyorum?” sorusunu soruyorsanız, şu adımları uygulayabilirsiniz:
    1.    Çocukluk İnançlarını Sorgulayın: Sevgi ve kabul görmek için hangi şartlara bağlı olduğunuzu düşünüyorsunuz? Küçük yaşlarda öğrendiğiniz bu inançları bugün sorgulayın.
    2.    Özdeğerinizi İçselleştirin: Değeriniz, başkalarının sizi nasıl gördüğüne değil, sizin kendinizi nasıl gördüğünüze bağlıdır. Başarılarınızı, karakterinizi ve çabalarınızı takdir etmeyi öğrenin.
    3.    Hayır Demeyi Öğrenin: İnsanları hayal kırıklığına uğratma korkusuyla her şeye “evet” demek, kendi sınırlarınızı ihlal etmenize neden olabilir. Kendi ihtiyaçlarınıza öncelik vermek, bencillik değil, sağlıklı bir benlik saygısının göstergesidir.
    4.    Kendi Değerlerinize Göre Yaşayın: Hayatınızı başkalarının beklentileri yerine, kendi değerleriniz doğrultusunda yönlendirin. Sizi gerçekten mutlu eden şeyleri keşfetmeye çalışın.
    5.    Profesyonel Destek Alın: Onay bağımlılığı derinlemesine yerleşmiş bir kalıp olabilir ve bu kalıpları değiştirmek zaman alabilir. Bir uzmandan destek almak, bu süreci hızlandırabilir.

Sonuç: Kendiniz İçin Yaşamayı Seçin

Başkalarının sevgisini ve takdirini kazanmak doğal bir istek olsa da, bunun hayatımızın tek belirleyicisi olmasına izin vermemeliyiz. Onaylanma arzusunun kökenlerini anlamak ve içsel değerimizi keşfetmek, daha özgür ve tatmin edici bir yaşam sürmemizi sağlar. Unutmayın, en önemli onay kendinize verdiğiniz onaydır.

Kendi hayatınızı kendi değerlerinizle şekillendirmeye bugünden başlayın!

 

Unutma! Yalnız değilsin.

 

Uzm. Klinik Psikolog Ferkan Ayyıldız Psikoloji Merkezi

2025-03-07