Bağımlılık Nedir? Bağımlılık Belirtileri Nelerdir?

BAĞIMLILIK NEDİR VE BAĞIMLILIK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bağımlılık, bireyin belirli bir nesne, kişi veya maddeye karşı, iradesi dışında oluşan, şiddetli düzeyde sahip olma isteği olarak tanımlanabilir. Latince addicere kelimesinden türeyen bağımlılık, kelime anlamı olarak "kendini adamak" anlamı taşımaktadır. Bağımlılık üzerine birçok farklı yaklaşıma göre tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlar biyolojik, psikolojik ve sosyal yönlerden ele alınmıştır. Eski çağlardan itibaren ulaşılan yazılı bilgilere göre insanoğlunun geçmişten bu yana kendini daha üretken ve iyi hissetmek adına bazı çabalar sarf ettiği karşımıza çıkmaktadır. Bağımlılık, nörolojik bir hastalıktır ve toplum sağlığına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bağımlılık tarih boyunca birey, aile ve toplumları psikolojik, sosyolojik, biyolojik ve ekonomik açıdan olumsuz yönde etkilediği ve üzerinde durulması gereken bir konu olduğu düşünülmektedir. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yapılan araştırma ve çalışmalar, madde bağımlılığının davranışsal, psiko-sosyal ve bilişsel boyutlarda çeşitli sorunlara neden olduğunu göstermiştir. Bu olumsuzluklar sadece bireyi değil toplumları da etkilemektedir. Son yıllarda toplumsal bir problem haline gelen, birey, aile, grup müdahaleleri gerektiren madde bağımlılığı sorunu zaman içerisinde katlanarak devam etmektedir. Bağımlılık her ne kadar kişinin sosyal ve aile çevresini olumsuz yönde etkiliyor olsa da en çok etkilenen şüphesiz bireyin kendisidir. Birey de oluşan bu sorun, duygu ve davranışlarında bozulmalar yaratarak fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz yönde etkilemekte, sosyal hayatı zarara uğratmaktadır. Bağımlılığın etkisine giren birey, iradesi dışında hal ve tavırlarda bulunarak yetkin ve etkin olma duygusunu yitirmektedir. Bunun sonucunda da sosyal ilişkilerde kopma yaşanmaktadır.


Bağımlılık Belirtileri ve Bağımlı Birey
Bağımlılık oluşma riski her madde kullanan birey için geçerlidir. Önceki bölümde de söz edildiği gibi biyopsikososyal bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireyin madde ya da ilaca yönelik psikolojik veya fizyolojik ihtiyaç duyuyor olması, dozajın yükselmesi ile devam eden madde kullanımı tekrarının yükselmesi, edinemediği zaman ise yoksunluk belirtilerinin artması sosyal yaşamın sürdürülmesi azımsanmayacak düzeyde olumsuz bir duruma sürüklenmesi haline gelmektedir. Bağımlılığın etken faktörünün tam olarak hangi sebeple olduğunu söylemek zordur. Birçok neden olmak ile birlikte temel etkenler, biyo-psiko-sosyal ve genetik olarak yorumlanmaktadır. Bu olası etkenler tek bir tabloda birleştiğinde bağımlı tanımını oluşturmuş olacaktır. Değişik sosyal gruplarda yapılan çalışmalarda bağımlılık gelişimi için farklı sosyokültürel teoriler geliştirilmiştir. Bu etkenler üzerinde çalışmak oldukça zor olsa da çevre etkeninin bağımlılık oluşturması riskinin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Belirli bir maddenin uyuşturucu statüsünde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda önemli faktörlerden biri bireyde alışkanlık oluşturması kriteridir. Bundan dolayı uyarıcı maddenin bireyin irade ve muhakeme düzeyini etkileyip etkilemediğine bakılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre; karşı koyulamayan psikolojik ve fizyolojik bağımlılık durumu gösteren maddeler, uyuşturucu statüsünde tanımlanmaktadır. Uyuşturucu maddeler öncelikle kimyasal olmaları sebebi ile kişide birçok olumsuz etkiye sebep olmaktadır. Alışkanlık oluşturma riski taşımaları durumundan dolayı ilk olarak merkezi sinir sistemini etkilemesi ile beraber bedensel problemlere ve kişinin hafıza, dikkat ve düşünce sistemlerini etkilemektedir. Sosyal hayatta toplumsal sorunlara, adli durumlara sebebiyet verebilir. Sağlık alanında da kullanılması ve kişide benzer etkileri oluşturması da söz konusudur. Ancak tedavi maksatlı kullanılmasından dolayı tıpta bu tür maddelere ilaç denirken, tedavi durumu içermeyen ayrıca kişinin davranışlarını olumsuz yönde etkileyen, maksat dışı kullanımda ise “madde” olarak nitelendirilmektedir. Her birey de madde kullanımı etkileri aynı olmayabilir. Bireyin madde kullanıma şahit olmadan, dışarıdan bir göz ile bakıldığında kullanım etkilerinin fark edilmesi kolay olmayabilir. Ergenlik dönemlerinde davranış değişiklikleri sıklıkla gözlemlendiğinden bu durum, maddenin kullanımından doğan etkiler ile karıştırılmamalıdır. Uyuşturucu madde kullanımının bazı davranışsal değişiklikleri şunlardır; yalnız kalma isteği, öz bakım eksikliği, sosyal hayatta sorunlar, beslenme durumunda eksiklikler, kendine zarar verme, evden para çalma, değerli eşyaların ortadan kaybolması, evde farklı ve değişik materyallerin bulunması, eğitimde aksamalar (devamsızlık, başarısızlık), aile ile olan iletişimde kopmalar, olumsuzluklar.
Madde kullanımına bağlı oluşabilecek diğer değişiklikler; sosyal hayata karşı isteksizlik, sorumlulukları yerine getirmede güçlük, bellek sorunları, dikkat eksikliği, duygu durumunda ani değişiklikler, vücudun bazı yerlerinde yara, leke vb. oluşumlar, denge problemleri, konuşma bozuklukları, iris tabakasında kanlanma, göz bebeklerinde belirgin değişiklikler, halüsinasyon görme, fiziksel ağrılar, gerçeklik algısını yitirme, uyku problemleri (çok fazla uyuma ya da çok az uyuma), beslenme problemleri (iştah eksikliği, kilo kaybetme) şeklinde sıralanabilir.


Unutma! Yalnız değilsin.


Uzm. Klinik Psikolog Ferkan Ayyıldız Psikoloji Merkezi

2024-08-01