Hastalık Hastalığı (Hipokondriyazis) ve Psikoterapi: Sağlık Kaygısıyla Baş Etmek
Hastalık hastalığı, tıbbi literatürde “hipokondriyazis” olarak bilinen bir sağlık kaygısı bozukluğudur. Bu bozukluğa sahip bireyler, ciddi bir hastalığa yakalandıkları korkusunu sürekli yaşar ve vücutlarındaki normal veya önemsiz belirtileri bile büyük bir tehdit olarak algılarlar. Fiziksel olarak sağlıklı olsalar bile, bireyler yaşadıkları en ufak bir bedensel değişikliği ciddi bir hastalık belirtisi olarak yorumlarlar. Bu durum, kişinin yaşam kalitesini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda sosyal ilişkilerini, iş hayatını ve genel işlevselliğini de olumsuz yönde etkiler.
Hipokondriyazis, psikolojik bir rahatsızlıktır ve bireyin sağlığına yönelik aşırı endişe ve kaygılarının bir yansımasıdır. Neyse ki, bu bozukluk tedavi edilebilir ve *psikoterapi* bu süreçte en etkili yöntemlerden biri olarak karşımıza çıkar.
Hipokondriyazis Nedir?
Hipokondriyazis, kişinin ciddi bir hastalığa yakalanma korkusu nedeniyle sürekli olarak vücudunu izlediği ve bu izleme sonucunda elde ettiği belirtileri yanlış yorumladığı bir kaygı bozukluğudur. Hipokondriyak bireyler, tıbbi testlerin normal çıkmasına rağmen, kendilerini hasta olduklarına ikna edebilirler. Örneğin, normal bir baş ağrısını beyin tümörü olarak yorumlayabilirler ya da basit bir mide rahatsızlığını ciddi bir sindirim sistemi hastalığı olarak algılayabilirler.
Hipokondriyazis belirtileri şunlar olabilir:
- Sürekli olarak sağlıkla ilgili bir endişe duyma,
- Basit bedensel belirtileri (hafif bir ağrı, ciltteki küçük bir değişiklik) büyük bir hastalık belirtisi olarak yorumlama,
- Doktor ziyaretleri, tıbbi testler ve incelemelere sık başvurma,
- Tıbbi sonuçlar temiz çıksa bile hastalık korkusunun devam etmesi,
- İnternet üzerinden sürekli hastalık araştırma (siberkondriyazis olarak bilinir),
- Kişinin iş, sosyal yaşam ve ilişkilerinin bu kaygılar nedeniyle bozulması.
Hipokondriyazis, genellikle yüksek düzeyde anksiyete ile bağlantılıdır. Birey, kontrol edemediği bir korku ve sürekli bir kaygı döngüsü içinde kalır. Bu kaygılar bireyin gerçekçi düşünmesine engel olur ve kişi, kendini her zaman tehlikede hisseder.
Hipokondriyazis’in Nedenleri
Hipokondriyazis, birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Bu faktörler arasında biyolojik, psikolojik ve çevresel etmenler yer alır:
1. Biyolojik Faktörler: Beyindeki kimyasal dengesizlikler, özellikle anksiyete ve depresyon ile ilişkili olan nörotransmitterlerdeki dengesizlikler, hipokondriyazisi tetikleyebilir.
2. Psikolojik Faktörler: Geçmişte yaşanan travmatik sağlık deneyimleri, çocuklukta yaşanan hastalıklar veya ailede ciddi bir hastalık geçmişi olan bireyler, hastalık korkusuna daha yatkın olabilirler. Ayrıca, düşük benlik saygısı ve kontrol duygusunun zayıf olması da bu bozukluğun gelişiminde rol oynayabilir.
3. Çevresel Faktörler: Sosyal çevre ve medya, hastalıklarla ilgili korkuları tetikleyebilir. Özellikle pandemiler, hastalıklarla ilgili yoğun medya haberleri veya yakın çevrede ciddi hastalık geçiren bireylerin varlığı, kişinin sağlık kaygılarını artırabilir.
Psikoterapi ile Hipokondriyazis Tedavisi
Hipokondriyazis, bireyin zihinsel sağlığını ve günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak, psikoterapi bu bozukluğun tedavisinde etkili bir yöntemdir. Psikoterapi, bireylerin sağlıkla ilgili aşırı kaygılarını yönetmelerine ve düşünce kalıplarını yeniden yapılandırmalarına yardımcı olur. Hipokondriyazis tedavisinde yaygın olarak kullanılan terapi türleri şunlardır:
1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), hipokondriyazis tedavisinde en etkili terapi yöntemlerinden biridir. BDT, bireyin sağlıkla ilgili olumsuz ve işlevsiz düşünce kalıplarını tanımasına ve bu düşünceleri değiştirmesine odaklanır. BDT, üç temel bileşen üzerinden çalışır:
- Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Birey, sağlıkla ilgili irrasyonel düşüncelerini ve bu düşüncelerin yarattığı kaygıyı tanımayı öğrenir. Örneğin, "Bu baş ağrısı kesinlikle beyin tümörü" gibi düşünceler sorgulanır ve daha gerçekçi bir bakış açısına dönüştürülür. Terapist, bireye bu düşüncelerin ne kadar mantıklı olduğunu sorgulatarak, alternatif düşünceler üretmesine yardımcı olur.
- Maruz Bırakma ve Tepki Önleme: BDT'nin bir diğer etkili bileşeni, bireyin kaçınma davranışları ile başa çıkmasını sağlamak için kullanılan maruz bırakma teknikleridir. Kişi, sağlıkla ilgili kaygılarını tetikleyen durumlarla kontrollü bir şekilde karşı karşıya getirilir ve bu duruma kompulsif tepkiler vermemeyi öğrenir. Örneğin, birey doktor ziyaretleri veya internet araştırmalarını sınırlamayı öğrenir.
- Duygu Düzenleme Teknikleri: Birey, kaygılarını ve sağlık korkularını yönetmek için nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve mindfulness gibi stres azaltma yöntemleri öğrenir.
2. Mindfulness Temelli Terapi
*Mindfulness* temelli yaklaşımlar, bireyin "şu ana" odaklanmasını ve bedensel duyumlarını daha nötr bir şekilde kabul etmesini teşvik eder. Bu terapi türü, bireyin sağlık kaygılarını fark etmesine, ancak bunları abartılı bir şekilde yorumlamamasına yardımcı olur. Mindfulness, bireylere vücutlarındaki duyumları fark etme, ancak bu duyumlara otomatik olarak olumsuz anlamlar yüklememe yeteneği kazandırır.
3. Psikoeğitim
Psikoterapi sürecinde *psikoeğitim*, bireyin hastalık kaygıları ve sağlıkla ilgili gerçekler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına yardımcı olur. Terapist, bireye sağlıkla ilgili bilgi verir ve hastalıklarla ilgili aşırı korkularının ne kadar mantıksız olduğunu anlamasına yardımcı olur. Birey, sağlık endişelerinin kaynağını ve bedeninin nasıl çalıştığını daha iyi anlamaya başladıkça, kaygıları üzerinde daha fazla kontrol kazanmaya başlar.
Hipokondriyazis ile Baş Etme Stratejileri
Psikoterapinin yanı sıra, hipokondriyazis ile başa çıkmak için bazı ek stratejiler de yardımcı olabilir:
- Sağlıkla İlgili Bilgi Aramayı Sınırlamak: İnternet üzerinden sürekli sağlık araştırmaları yapmak kaygıyı artırır. Bu tür araştırmaları sınırlamak, kaygının kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
- Günlük Tutmak: Düşüncelerinizi ve kaygılarınızı yazmak, ne sıklıkla ve hangi durumlarda sağlık kaygılarının ortaya çıktığını anlamanıza yardımcı olabilir. Bu farkındalık, kaygıları yönetmede önemli bir adımdır.
- Sosyal Destek Almak: Aile ve arkadaşlarla sağlık kaygılarını paylaşmak ve onların desteğini almak, hipokondriyazisle başa çıkmada önemli bir kaynak olabilir.
- Fiziksel Aktivite ve Gevşeme Teknikleri: Düzenli egzersiz, yoga veya meditasyon gibi rahatlama teknikleri, kaygıyı azaltmada etkilidir.
Sonuç
Hastalık hastalığı (hipokondriyazis), bireylerin yaşamını ciddi şekilde etkileyebilen zorlu bir ruh sağlığı bozukluğudur. Ancak, psikoterapi, bu bozukluğun üstesinden gelmek için güçlü bir araçtır. Bilişsel Davranışçı Terapi ve mindfulness temelli yaklaşımlar, bireylerin sağlıkla ilgili kaygılarını yönetmelerine, gerçekçi düşünce kalıpları geliştirmelerine ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olur. Eğer siz veya tanıdığınız biri hastalık hastalığıyla mücadele ediyorsa, bir uzmandan profesyonel yardım almak bu yolculukta önemli bir adımdır. Unutmayın, zihinsel sağlığınızı iyileştirmek, fiziksel sağlınız kadar önemlidir.
Unutma! Yalnız değilsin.
Uzm. Klinik Psikolog Ferkan Ayyıldız Psikoloji Merkezi