İlişkilerde kendini sürekli “çok isteyen taraf” gibi hissediyorsan ve partnerin de genellikle “uzak duran taraf”sa, yalnız değilsin. Birçok kişi romantik ilişkilerinde bu senaryoyu tekrar tekrar yaşadığını fark ediyor: biri bağ kurmaya çalışırken, diğeri geri çekiliyor. Bu durum halk arasında “kaçan kovalanır” olarak adlandırılsa da, aslında psikolojide çok daha derin bir temeli olan bir bağlanma döngüsüne işaret eder: kaygılı ve kaçıngan bağlanma dinamiği.
Bu yazıda, bu karşı konulmaz ama yıpratıcı duygusal döngüyü psikolojik temelleriyle açıklayacak, neden bu ilişkilerin bu kadar çekici ama aynı zamanda zorlayıcı olduğunu ele alacak ve bu döngüden çıkış yollarına odaklanacağız.
Bağlanma kuramı, ilk olarak John Bowlby tarafından geliştirilmiş ve Mary Ainsworth’un araştırmalarıyla desteklenmiştir. Bu kurama göre, erken çocukluk döneminde bakımverenlerle kurduğumuz ilişkiler, ilerleyen yaşlarda romantik ilişkilerimize yön verir.
En yaygın bağlanma stilleri şunlardır:
1. Güvenli Bağlanma: Yakınlıktan rahatsız olmaz, duygularını rahatlıkla ifade eder. Hem kendisine hem de karşısındaki kişiye güvenir.
2. Kaygılı Bağlanma: Terk edilme korkusu baskındır. Sürekli onay ve yakınlık arar. Partnerin ilgisizliğini tehdit olarak algılar.
3. Kaçıngan Bağlanma: Bağımlı hale gelmekten kaçınır. Duygusal yakınlıkta zorlanır, mesafe koymayı tercih eder.
4. Kaygılı-Kaçıngan (Düzensiz) Bağlanma: Hem yakınlık ister hem de yakınlık korkutur. Çelişkili davranışlar sergilenebilir.
Kaygılı ve kaçıngan bağlanma stillerine sahip bireyler genellikle birbirlerini bilinçdışı bir şekilde “tamamlayıcı” olarak görürler. Bu çekimin birkaç temel nedeni vardır:
• Kaygılı birey, derin bir sevgiye ve onaylanmaya açtır. Kaçıngan bireyin mesafeli tutumu, onu daha çok çaba göstermeye iter.
• Kaçıngan birey, duygusal yakınlıktan korkar. Kaygılı partnerin duygusal yoğunluğu, onun korkularını tetikler ve geri çekilmesine neden olur.
• Her iki birey de aslında çocukluk dönemlerinden taşıdıkları duygusal yaraları yeniden yaratır ve onarmaya çalışır.
Ama ne yazık ki bu çaba genellikle kırılgan ilişkisel kalıpların tekrarından öteye geçemez.
Bu ikili arasındaki ilişki sıklıkla şu döngüye girer:
1. Yakınlaşma: Kaygılı partner, ilişkiyi derinleştirmek, daha fazla zaman geçirmek, duygusal bağ kurmak ister.
2. Geri Çekilme: Kaçıngan partner bu yoğun ilgiyi boğucu bulur. Mesafe koyar, fiziksel ya da duygusal olarak uzaklaşır.
3. Kaygının Tetiklenmesi: Kaygılı partner, partnerinin geri çekilmesini bir tehdit olarak algılar. “Beni artık sevmiyor mu?”, “Beni terk edecek mi?” gibi düşünceler zihnini sarar.
4. Takip ve Baskı: Kaygılı partner, mesaj atar, ısrar eder, açıklama bekler. İlişkiyi kurtarma çabasına girer.
5. Daha Fazla Uzaklaşma: Kaçıngan partner, üzerindeki baskıyı arttırılmış bir tehdit olarak algılar ve daha da içine kapanır.
6. Kriz veya Kopuş: Bu döngü ya bir çatışmayla sonlanır ya da kısa süreli ayrılıkla. Ardından yeniden yakınlaşma olur ve döngü yeniden başlar.
Bu tür ilişkiler genellikle yoğun, tutkulu ama istikrarsız olarak tanımlanır. Taraflar arasında gerçek bir bağ kurmak yerine, birbirini regüle etme çabası vardır:
• Kaygılı kişi, partnerinin varlığıyla kendi içsel güvensizliğini yatıştırmaya çalışır.
• Kaçıngan kişi, duygusal yakınlığın tehdit edici olduğunu düşündüğünden, bağımsız kalmak için ilişkiyi kontrol eder.
Sonuç? Sürekli bir duygusal dalgalanma, istikrarın eksikliği ve hem bağlanma hem de bireysellik ihtiyacının karşılanamaması.
İlişkide kaygılı-kaçıngan döngüyü fark etmek, değişim için ilk ve en önemli adımdır. Ancak sadece farkındalık yeterli değildir. İşte bu döngüyü kırmaya yardımcı olabilecek bazı psikolojik öneriler:
1. Bağlanma Stilini Tanı
Kendini kaygılı veya kaçıngan olarak tanımak, ilişki içindeki tepkilerini anlamanı sağlar. Bu farkındalık sayesinde otomatik davranışların yerini bilinçli seçimler alabilir.
2. Duygusal Regülasyon Becerilerini Geliştir
Kaygılı birey için yoğun korkularla başa çıkmayı öğrenmek; kaçıngan birey için duygusal yakınlıkla temas kurabilmek bir gelişim sürecidir. Bu süreç terapiyle desteklenebilir.
3. İletişimi Güçlendir
İhtiyaçların ve sınırların açıkça ifade edilmesi, karşı tarafın da anlaşılmasını sağlar. “Beni neden aramıyorsun?” yerine “İlgini özlüyorum, birlikte zaman geçirmeye ihtiyacım var” gibi ifadeler ilişkiyi yumuşatır.
4. Çift Terapisini Değerlendir
Bu döngü çiftlerin kendi başlarına kolaylıkla kıramayacağı kadar güçlü olabilir. Terapist eşliğinde bağlanma kalıplarını anlamak ve yeni ilişki becerileri geliştirmek, ilişkiyi dönüştürebilir.
“Kaçan kovalanır” ilişkileri, dışarıdan bakıldığında tutkulu ve çekici görünebilir. Ancak içinde yer alanlar için bu döngü çoğu zaman yorgunluk, tatminsizlik ve tekrarlayan kırgınlıklarla doludur. Gerçek sevgi, kaçmak ya da kovalamak üzerine değil; yan yana durabilme cesaretiyle inşa edilir.
Unutmayın, bağlanma stiliniz bir kader değildir. Fark ettiğiniz her kalıp, dönüştürebileceğiniz bir fırsattır.
Eğer siz de ilişkilerinizde tekrar eden benzer sorunları yaşıyorsanız, bağlanma stilinizi keşfetmek ve daha sağlıklı ilişkiler kurmak için psikolojik destek alabilirsiniz. Güvenli bağlanma öğrenilebilen bir beceridir.
Unutma! Yalnız değilsin.
Uzm. Klinik Psikolog Ferkan Ayyıldız Psikoloji Merkezi